Daha Fazlası

Şizofreni ve Epilepsi Bağlantılı

Şizofreni ve epilepsi hastalıkları arasında çift yönlü ilişki bulunduğu belirlendi.
Epilepsia dergisinde yayımlanan bir araştırma, şizofreni hastalarının epilepsiye yakalanma olasılığının normal insanlara göre 6 kat, epilepsi hastalarında şizofreni görülme olasılığının ise bu hastalığı taşımayanlara kıyasla 8 kat daha fazla olduğunu ortaya koydu. Tayvan'da yaklaşık 16 bin şizofreni ve epilepsi hastasının katılımıyla yapılan araştırmada, şizofreni hastası bin kişiden 6,99'unda epilepsi görüldüğü saptandı. Şizofreni hastası olmayan grupta bu rakamın 1,19'da kaldığı görüldü.
Öte yandan, epilepsi hastası olan bin kişiden 3,53'ünde şizofreniye rastlanırken, epilepsi hastası olmayanlarda görülen şizofreni vakası sayısı binde 0,46'da kaldı. Uzmanlar, araştırmanın, iki hastalık arasında "güçlü bir çift yönlü ilişki" bulunduğuna işaret ettiğini belirtti. Söz konusu ilişkinin, iki hastalığın ortaya çıkışında da "ortak nedenler" olarak nitelendirilen genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerden kaynaklanıyor olabileceği kaydedildi.
A.A
Kaynak: https://www.e-psikiyatri.com/sizofreni-ve-epilepsi-baglantili

Şizofrenide Beynin Karar Mekanizması Bozuluyor

Şizofreninin beyindeki hücre faaliyetleriyle ilgili olduğu, beynin karar mekanizması ve enerji programlamasının bozulduğu belirtildi.
Psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Beynin önem ve önceliklerini belirlemesi, rüya, hayal ile gerçek arasındaki sınırları fark etmesi, doğru ve yanlış diye oluşturduğumuz standartların bozulması durumunda şizofreni ortaya çıkar” dedi.
Prof. Dr. Tarhan, “Beyindeki çalışmalar anlaşıldıkça, algılamalar düzeltildikçe, bu hastalık da tedavi edilir. Bugün ileri beyin görüntüleme yöntemleri ile hastalık tanısı kolaylaşmıştır ve yeni tedavilerde tıp oldukça başarılıdır” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şizofreni tedavisinde nöromodülasyon yönteminin kullanıldığını söyledi. Manyetik uyarımlarla nöroteknoloji kullanarak halüsinasyonların yok edilebildiğini belirten Prof.Dr. Tarhan, “Son bilimsel bilgiler şizofreninin tedavisinde TMS veya TMU olarak bilinen manyetik uyarım tedavisinin işe yaradığını yönünde. Nöronavigasyon sistemi ile beynin bağlantıları bozulmuş bölgesinin bulunup kişiye özel tedavi yapılacağı bilimsel yayınlar arasına girdi” diye konuştu.
Kendi dünyalarında yaşarlar
Çok çeşitli tipleri olan bu hastalığın en önemli özelliğinin hastaların realiteyi test etme yetilerinin bozularak gerçeklerle olan bağlantılarının kopması olduğunu belirten Prof.Dr. Tarhan, “Şizofren bir hasta güneşin kendisi için doğduğunu, yağmurun o üzüldüğü için yağdığını düşünür. Sekonder narsizm de denilen bu hastalıkta otistik bir yaşam vardır. Hasta kendine özel bir dünya oluşturur ve o dünya içerisinde mutlu bir şekilde, dünyadan kopuk otistik bir yaşam sürdürür.
Şizofreni beyindeki hücre faaliyetleriyle ilgili bir durumdur. Beynin karar mekanizması, enerji programlaması bozulur. Beynin önem ve önceliklerini belirlemesi, hayal ile gerçek arasındaki sınırları fark etmesi, doğru ve yanlış diye oluşturduğumuz standartların bozulması durumunda şizofreni ortaya çıkar. Bu kişilerde sosyal uyumsuzluk olduğu için üretemezler, sosyalleşemezler, evlenemezler, çocuk sahibi olamazlar, para kazanamazlar.
Yeni dönemdeki tedaviler olumlu sonuç veriyor
Bir kimse bunlara sahip çıkmazsa bir kenarda ölüp kalırlar. Yiyip içerler, cinselliği de eşleşme olarak görürler. Çocuğu olsa bile onunla ilgili davranışı sağlıklı olmaz. Şizofrenlerin hayatı marazi bir durumdur. Antipsikiyatristler, şizofrenlerin kendi dünyalarında mutlu yaşadıklarını söyler, müdahale edilip ilaç verilmesine ve şok yapılmasına karşı çıkarlar. Bu tür hastaların sayısı sınırlı kalmadığı takdirde bunların sayısı artar ve bir iki nesil sonra insanlık biter. Bu nedenle şizofreni marazi bir durumdur ve tedavi edilmesi gerekir. Beyindeki çalışmalar anlaşıldıkça, algılamalar düzeltildikçe, bu hastalık da tedavi edilir. Bugün ileri beyin görüntüleme yöntemleri ile hastalık tanısı kolaylaşmıştır ve yeni tedavilerde tıp oldukça başarılıdır.
Şizofrenide beynin kimyası bozuluyor
Şizofrenin özü şudur: Bir çocuk doğup, dünya yaşamına girdiği andan itibaren sosyal beyin gelişmeye başlar. Hayat, insan, sevgi, kendi kimliği, başkasının kimliği, kendi kültürü, başkasının kültürü gibi gerçekleri öğrenir. Güneşin aydınlattığı, elektriğin çarptığı, ateşin yaktığı realitesine şahit olur. İnsanoğlu bunları öğrenerek bir noktaya gelir. Hayal ile gerçek arasındaki sınırları beyin kimyasal harflerle yazar. Beyin kimyası bozulan bir kişinin beyni hatalı protein üretir, bu da beynin algılamasını bozar. Bunun üzerine kişi güneş doğduğu zaman, güneşin herkes için değil de, sadece kendisi için doğduğunu söyler.
Şizofreni salata gibidir
Mesela bir bilgisayarda görüntü, ses, renk belli bir amaca göre yazılmış, hazırlanmıştır. Bunların birbiriyle bağlantısı koptuğunda renk, görüntü, sesler karmakarışık olur. Böyle bir durumda bilgisayarda ortaya çıkan görüntü, anlam bağları olmayan şizofrenik bir resimdir. Aynı şekilde insanın beynindeki bilgiler de bilgisayar örneğinde olduğu gibi karışırsa şizofreni ortaya çıkar.
Şizofreni ile manik depresifteki karşıtlığı ayırt etmek için salata ve türlü yemeği örneği verilir. Türlüde patlıcanın, biberin, domatesin koku ve tatları karışmıştır fakat birbirleri arasında anlamlı bir bağ olduğu için farklı bir lezzet ortaya çıkmıştır. Salatada ise sebzeler arasında hiçbir bağ yoktur, hiçbirinin tadı ve kokusu karışmaz, her şeyin tadı kendine özgüdür. Şizofreni de salata gibidir. Her şey kopuk ve bağımsız çalışır, birbiriyle anlam bağı yoktur. Olaylar ve durumlar arasındaki mantıksal bağlar, sebep-sonuç ilişkileri kopar. Realiteyi test edemez ve gerçeklerle olan bağlantı kesilir.
Sol taraftaki görüntülemede sağlıklı kişinin beyninde  metabolizma hızının dağılımını görüyorsunuz, eşit ve uyumlu. Sağda şizofren bir kişinin beyninde oksijen ve glikoz tüketiminin nasıl uygunsuz olduğu görülüyor. Koyu kırmızı olarak görüntülenen beyin bölgesi yoğun aktivite gösteriyor. Bu bölge hayal kurma ile ilgili ve beyin bütünlüğünden kopuk çalışıyor. Son Nörogörüntüleme teknikler, (PET) Şizofren kişinin dünyadan kopuk yaşantısının beyinsel karşılığı olarak çarpıcı bilgiler veriyor.
Kaynak: https://www.e-psikiyatri.com/sizofrenide-beynin-karar-mekanizmasi-bozuluyor

Her Dört Kişiden Biri Bunu Yaşıyor!

5 bin kişiyle yapılan araştırmaya katılanların yüzde 26'sı kendilerine bir dönem ruhsal bir rahatsızlık teşhisi konduğunu söylediler. En çok rastlanan rahatsızlık ise araştırmaya göre, neredeyse her beş kişiden birinde (yüzde 19) görülen depresyon.
Araştırmanın ortaya koyduğu bir başka bulgu ise kadınlarda depresyon oranının daha yüksek oluşu. Araştırmada çok rastlanan anksiyete, fobi gibi ruh hastalıkları ile daha ciddi şizofreni, bipolarlık ya da yeme bozuklukları gibi rahatsızlıkları da birbirinden ayırıyor.
Sonuçta, bu ayrım yapıldığında her üç kadından birinin (yüzde 31) hafif, sıradan rahatsızlıklara yakalanabileceği, oysa erkeklerde bu oranın yüzde 17'ye kadar düştüğü görülüyor.
ERKEKLER DAHA ÖNYARGILI
Ankete katılanların beşte biri "öz disiplin eksikliği ve irade zayıflığı"nın ruh hastalıklarının ana sebepleri arasında bulunduğunu düşünüyor. Çalışmayı yapan Ulusal Sosyal Araştırmalar Merkezi'nden Rachel Craig, "Bu araştırmanın su götürmez sonucu İngiltere'de ruh hastalıklarının yaygınlığıdır. Bu kadar çoğumuzu etkilediği halde ruh hastalıkları geçiren insanlara karşı ön yargılar devam ediyor ve bu hastalıkların tedavisine fon ayrılması konusunda hala direnç var" diyor.
Önyargılılık, hoşgörüsüzlük araştırmaya göre erkekler arasında daha yüksek. Buna karşılık yakınlarınızdan biri bir ruhsal rahatsızlık geçirdiyse hoşgörülü olma ihtimaliniz yükseliyor. Ekip, şimdi yaptıkları çalışmanın ulusal ruh sağlığı hizmetlerinin geliştirilmesi konusunda faydalı olacağını umuyor.
İngiltere'de ruhsal rahatsızlıkların ne kadar yaygın olduğuna yönelik bundan önceki son çalışma 2007 yılında yapılmış. O yıl görüşülenlerin yüzde 23'ü hayatlarının bir döneminde ruhsal rahatsızlık geçirdiklerini söylemiş. Britanya Başbakanı David Cameron hafta başında yoksullukla mücadele programı çerçevesinde ruh sağlığı hizmetleri ve gözlem çalışmalarını geliştirmek de dahil bir dizi sosyal reform yapılacağını açıklamıştı.
BBC
Kaynak: https://www.e-psikiyatri.com/her-dort-kisiden-biri-bunu-yasiyor

Bu Oyun Şizofrenler İçin!

"Peak" adlı oyunu oynayan şizofrenlerin bellek ve öğrenme yetilerinde kayda değer gelişme görüldü.
Bu oyun şizofrenler için! İngiliz bilim adamları, şizofrenlerin günlük yaşama uyum sağlayabilmesi için yeni bir bilgisayar oyunu geliştirdi.
BBC'nin haberine göre, Cambridge Üniversitesi Psikiyatri Bölümü araştırmacıları, tasarladıkları bilgisayar oyununu dört hafta boyunca oynayan şizofreni hastalığına yakalanmış kişilerin bellek ve öğrenme yetilerinde kayda değer bir gelişme kaydetti.
Hastaların da desteğiyle geliştirilen "Peak" adlı oyunun çeşitli zorluk seviyeleri bulunuyor. Oyunda şizofrenlerden çeşitli odalara girip kutulardaki nesneleri bulmaları isteniyor. Buldukları nesneleri daha sonra farklı yerlere yerleştirmeleri ve yeni yerleri hatırlamaları istenen hastaların, "epizodik" ya da "anısal" belleği test ediliyor. Epizodik bellek, bireyin yaşadığı olayların saklandığı hafıza türü olarak tanımlanıyor.
Cambridge Üniversitesi Psikiyatri Bölümü'nden Prof. Dr. Barbara Sahakian, oyunu oynayan şizofrenlerin daha sonra yapılan bellek ve beyin işlevi testlerinde çok daha az hata yaptıklarını söyledi.
Oyunun, motivasyonu en az hastaların bile dikkatini çekecek kadar ilginç olduğunu belirten Sahakian, "Oyun, şizofrenleri günlük yaşama hazırlıyor. Bu bellek oyunu, şimdiye kadar ilaçlarla ilerleme kaydedemediğimiz yerde bilimsel tedaviye yardımcı oluyor, hem de herhangi bir yan etkiye yol açmıyor" dedi.
Hastaları ilaçları bırakmamaları için uyaran Sahakian, bellek oyununun ilaç ve psikolojik tedaviyle kullanılması gerektiğine dikkati çekti.
Şizofrenlerin eğitimlerine ve iş yaşamlarına geri dönmelerini amaçlayan "Peak" adlı oyun, akıllı cep telefonlarına da indirilebiliyor.
Kişinin gerçeklikle ilişkisinin büyük ölçüde zarar görmesiyle ortaya çıkan şizofreni, davranış ve düşünce bozukluklarına neden oluyor. Çeşitli alt tipleri bulunan şizofreni, genellikle genç yaşlarda ortaya çıkıyor. Dünya genelinde 23,6 milyon şizofren bulunduğu sanılıyor.
BBC TÜRKÇE
Kaynak: https://www.e-psikiyatri.com/bu-oyun-sizofrenler-icin

Şizofreniyle İlgili 83 Yeni Gen

Şizofreniyle ilişkili bulunan 83 yeni gen, hastalığın biyolojik nedenleri olabileceğini ortaya koydu. Cardiff Üniversitesi'nden araştırmacıların öncülük ettiği ve 35 ülkeden tıp uzmanlarını bir araya getiren uluslararası ekip, çalışmanın şizofreni için yeni tedavi yolları bulunmasına zemin hazırlayabileceğini belirtti.
37 BİN HASTA İNCELENDİ
Araştırma ekibi, 37 bini aşkın şizofreni hastasının genetik yapısını inceledi ve bu tabloyu şizofreni hastası olmayan 110 bine yakın insanın genetik haritasıyla karşılaştırdı. Uzun yıllardır bilim insanları, dünyada 24 milyondan fazla insanı etkileyen şizofreni hastalığında genetik yapının bir ölçüde rol oynadığını savunuyordu. Bilim insanları, 100'ü aşkın genin, insanları şizofreniye daha yatkın durumda bıraktığını, bu genlerden 83'ünün daha önce hiç saptanmamış olduğunu belirledi. Bu genlerin birçoğu beynin çevresinde kimyasal mesajların iletilmesinde rol oynuyor. Diğer bazı genler ise, vücudun bağışıklık sistemiyle ilişkili.
'BU BİR DEVRİM'
Araştırmaya önderlik eden Cardiff Üniversitesi'nden Prof. Michael O'Donovan, "Hastalığın biyolojik yapısının tam anlaşılamaması yüzünden uzun yıllardır şizofreni tedavisinde yeni tedaviler geliştirilemiyordu. Şimdi, yeni bir grup genetik ilişkinin bulunması, şizofreninin biyolojik temelinin ortaya çıkarılması konusunda sağlam deneyimlerin ve umuyoruz ki, yeni tedavilerin kapısını açacak" dedi. Söz konusu araştırma ekibinde yer almayan ancak gelecekteki çalışmalara katılacak olan King's College öğretim üyelerinden Dr. Gerome Breen de "Bence, bu bir devrim. Müthiş geniş bir araştırma alanı uzanıyor önümüzde. Tedavi yolları bulunmasını sağlayabilecek yepyeni düşünceler bunlar. Çok önemli bu, zira 1970'lerden bu yana şizofreninin ilaçla tedavisinde büyük bir değişim kaydedilemedi" diye konuştu.
TÜRKİYE'DE 583 BİN ŞİZOFRENİ VAR 
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, 2009 ila 2014 yılı arasında şizofreni teşhisi konulan kişi sayısının 583 bin 617 olduğunu bildirdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Türkiye'de 2003-2013 yılları arasında şizofreni teşhisi konulan vatandaş sayısını sordu. 2009 yılı öncesine ait sağlıklı şizofreni hastalık verisi olmadığını belirten Müezzinoğlu, "2009 ile 2014 arasında şizofreni teşhisi konulan kişi sayısı 583 bin 617'dir" dedi.
BBC
Kaynak: https://www.e-psikiyatri.com/sizofreniyle-ilgili-83-yeni-gen

Bu Hücreler Şizofreniye Sebep Oluyor

Şizofreni, zor bir hastalıktır. Hastalık; paranoya, dağınık düşünce ve sanrılar da dahil olmak üzere çeşitli bilişsel ve duygusal sorunlara neden olur.
Son yıllarda şizofreni üzerine yapılan araştırmalarda çoğunlukla genetik faktörler üzerinde duruluyor ve bu hastalığın dünyada 21 milyon insana aileden gen aktarımı ile geldiğine dair güçlü deliller elde edilmiş durumda. Genetik çalışmalar daha önce sorumlu olabilecek mutasyonları saptamıştı ancak son araştırmalara göre beynin oluşumu sırasında birkaç bağlantının kesintiye uğramasıyla temel mekanizmaların zarar görmesi de olası sebepler içerisinde anılır oldu. Fakat nörolojik pek çok vakada olduğu gibi, semptomların düzenlenmesinden sorumlu tek bir neden aramak bizi doğru bir sonuca götürmeyebilir.
Yapılan son araştırmalar ise, şizofreni semptomlarının büyük oranda, sinir hücrelerini destekleme ve izole etme konusunda önemli bir rol oynayan kusurlu yardımcı hücreler sebebiyle de olabileceğini ileri sürüyor.
Edinilen bu yeni bulgu ile sinir hücreleri kendileri üzerinde yoğunlaşan konvansiyonel düşünceye bağışıklık kazandırabilir ve durumu açığa çıkararak tedavi için yeni yöntemler bulunmasına ön ayak olabilir.
Uluslararası yapılan araştırmalar, insan donörlerinden alınan glial hücrelerin kimerik fareler üzerine kurulması üzerine yoğunlaştı. Araştırmada, sinir hücrelerinde gerçekleşen değişimlerden ziyade yardımcı hücrelerde var olan problemler sorumlu tutuluyor.
Glial hücreler, sinir sistemi içerisinde çeşitli pek çok noktada yer almaktadır ve sinir iletiminin sağlanmasında bir takım destekleyici görevleri üstlenirler. Bu hücreler, bu görevi yerine getirirken kendilerini sinirlerin etrafına sarabilir, bazı durumlarda da başı boş kimyasal mesajları temizlemek için bu yöntemi kullanabilirler.
Yapılan araştırmada, işlevsiz kalan glial hücrelerin beynin sinir ağlarının oluşumunda anormalliklere neden olabileceği test edildi. Bu da ani kaygı, anti-sosyal davranış ve şiddetli uyku sorunlarına sebep olabiliyor.
Fonksiyonel olmayan yardımcı hücreler daha önceki çalışmalarda da şizofreni ile ilişkili görülüyordu. Ancak nöronların sahip olduğu anormalliklerden daha az önem taşıdığı düşünülmekteydi. Buna karşı araştırmacılar bu kez özellikle yardımcı hücrelerin hastalıktaki etkisini gözlemlemeyi tercih etti.
BİLİMFİLİ
Kaynak: https://www.e-psikiyatri.com/bu-hucreler-sizofreniye-sebep-oluyor

Şizofreni Hastalarıyla İlgili İlginç Araştırma

Şizofreni hastalarına yapılan manyetik transkraniyal uyarılma sonuçlarını MR ile gözlemlemek…
Alman araştırmacıların raporu beyindeki gri maddenin çeşitli bölgelerde farklılık gösterdiğini buna göre de şizofreni hastalarının tekrarlı transkraniyel manyetik uyarılma (rTMS)  uygulanmasına nasıl cevap verdiğini gösterdi.
Yapılan araştırma şizofreni ve bir çok psikolojik hastalığın iyileştirilmesinde umut vaad ediyor. Ancak sonuçlar hastadan hastaya değişim gösteriyor.
Münih, Almanya , Ludwig-Maximilians-Universitesinden Dr. Nikolaos Koutsouleris ve çalışma arkadaşları makine öğrenme analizlerinin tedavi öncesi beyin MR’ındaki yapısal belirleyicilerin rTMS'ye uyumlu cevap verip veremediğini araştırdı, ve bu araştırma 31 Ağustos günü 92 katılımcı ile beraber online olarak yayımlandı.
Gri madde yoğunluğu azalmış olan Dorsomedial ve ventromedial prefrontal, frontopolar ve singulat korteks; insular, operikal, temporopolar ve medial temporal korteks; ve serebellum aktif rTMS'ye cevap vermedi.
Buna karşılık sol hemisferik somatosensoriyal ve parietal kortekslerde, lateral temporal ve premotor yapılara uzantılarda artmış Gri madde yoğunlu, talamik çekirdeklerde bilateral artışlarda rTMS'ye cevap vermemekte.
Her ne kadar bu markerlar doğru tahminlerde bulunabilse de bunu sadece olumsuz semptomlar üzerinde tespit etmeyi başarıyor, olumlu semptomlar üzerinde tahminde bulunamıyorlar.
Sosyodemografik ve klinik değişkenler, antipsikomotik tedavi hassasiyeti ve psikofarmakolojik tedavi çeşidi rTMS sonucunu tespit eden belirleyicilere modifiye edilebilecekmiş gibi görünmüyor.
Araştırmacı notları; "Şizofrenili hastalardaki bu nöroanatomik temel varyans, alanda daha önceki rTMS çalışmalarında bildirilen belirsizliği etkileyen önemli, şimdiye kadar bilinmeyen biyolojik faktörü temsil edebilir" diyor. ve şunu ekliyorlar; "Bulgularımız, dikkatli bir randomize kontrollü deneme tasarımından elde edilen MR tabanlı makine öğrenmesinin hastalığa bağlı beyin fenotiplerinin bireysel hastanın beyin stimülasyonuna yanıt verme kapasitesine ne kadar farklı katkıda bulunduğunu daha iyi anlamasını ve yeteneğini geliştirmeyi önerdiğini ortaya koymaktadır"
Şizofreninin nöröbiyolijisini araştırmak için TMS yöntemini kullanan  Pittsburgh Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Dr. Fabio Ferrarelli New York - Reuters'e gönderdiği e-mailinde "Eğer bu araştırmalar onaylanır, ve daha geniş hasta grupları üzerinde çalışmalar devam ederse, rTMS'ye cevap vermeyen hastalardan cevap veren hastaların tanımlanmasında katkıda bulunabilirler. Bu da bu tür farmakolojik olmayan müdahale için özellikle uygun şizofreni hastalarının bir alt kümesini oluşturabilmesini sağlayabilir. Bu Gri Madde Yoğunluk şablonları, tüm hastalarda değil, yalnızca aktif rTMSalan hastalardaki negatif belirtilerin düzelmesini doğru bir şekilde öngördü, Ancak şu da var ki sahte rTMS tedavi uygulanan hastaların da bir kısmı olumlu bir kısmı da tedaviye olumsuz cevaplar verdi. Bunun sonucunda da olumlu cevap vermemesi gereken hastalardaki Gri Madde Yoğunluğu öngörüleri yanlış yorumlandı. Bu yüzden ileride devam edecek çalışmalarda gerçek ve sahte r TMS çalışmalarına başlamadan önce randomize edilecek hastaları tedaviye yanıt verecek ve vermeyecek hastalar olarak belirlenmesi gerekmektedir. Hastalığın süresi (tedavi öncesi ve sonrası) ve farmakolojik müdahalelere maruz kalma gibi faktörler, bu çalışmada araştırılan Gri Madde Yoğunluk bölgeleri de dahil olmak üzere beyin hacimlerini önemli ölçüde etkileyebilir. Bu nedenle, bu Gri Madde Yoğunluk kalıplarının hastalığın başlangıcında ve diğer herhangi bir tedavi müdahalesinden önce öngörülen değerinin değerlendirilmesi önemlidir." demiştir.
Kanada'da bulunan, Toronto Üniversitesi Tedavisel Beyni Müdahale Temerty Merkezi'nin tıbbi başkanı Daniel M. Blumberg Reuters Health'e e-mail ile yaptığı açıklamada "Makine öğrenme algoritmasının tahmin doğruluğu, algoritmayı eğitmek için kullanılan nispeten az sayıda kişinin bulunduğu göz önüne alındığında oldukça yüksekti. . . . Nihayetinde, tedavileri biyolojik veya hastalık özelliklerine göre kişiselleştirebiliriz. Daha iyi algoritmalar geliştirmek için çdaha büyük çaplı denemelere ihtiyaç duyulmaktadır, bu prospektif kontrollü araştırmalarda klinik uygulamaya entegre edilmeden önce test edilmelidir" dedi
NEW YORK (Reuters Health)
Kaynak: https://www.e-psikiyatri.com/sizofreni-hastalariyla-ilgili-ilginc-arastirma

Sigara İçmek Şizofreni Riskini 'Artırıyor Olabilir'

Araştırmacılar sigara içmenin şizofreninin gelişmesinde doğrudan rol oynayabileceğini söylüyor.
King's College London okulundan araştırmacılar sigara içenlerin şizofreniye daha erken bir yaşta yakalanmalarının daha olası olduğunu belirtiyor.
Lancet Psychiatry isimli dergide yayınlanan araştırma geçmişte yapılan 61 farklı araştırmanın hep birlikte analize tabi tutulmasıyla ortaya çıkmış. Buna göre nikotinin beyni değiştiriyor olabileceği öne sürülüyor.
Uzmanlar araştırma bulgularının oldukça güçlü olduğnu söyleseler de, daha ileri araştırmalara ihtiyaç olduğunu belirtiyorlar.
Sigara içmek uzun bir süredir psikozla ilişkilendiriliyordu ancak yaygın inanışa göre şizofreni hastaları sigara içmeye daha yatkındı çünkü sigarayı sesler duymanın ve halüsinasyonlar görmenin yarattığı stresle başetmenin bir yolu olarak kullanıyorlardı.
King's College'daki ekip 14.555 sigara kullanıcısı ile 273.162 sigara içmeyen insana ait verileri incelemiş. Buna göre psikoz geçiren kişilerin yüzde 57'si, ilk psikozlarını geçirdiklerinde hali hazırda sigara tiryakisi imiş.
Hergün sigara içenler içmeyenlere göre şizofreni gelişmesi konusunda iki kat daha fazla risk altında.
Sigara içenlerde şizofreni ortalamaya göre bir yıl daha erken görülmeye başlıyor. Sigara içen herkes elbette şizofreni geliştirmiyor ancak araştırmacılar sigara içmenin riski artırdığını düşünüyor.
Şizofreni normal koşullarda her 100 kişiden birinde görülebilirken, sigara ile bu oran yüzde 2'ye çıkıyor.
DAILY NEWS
Kaynak: https://www.e-psikiyatri.com/sigara-icmek-sizofreni-riskini-artiriyor-olabilir